GOSSİP GİRL: STİLİYLE DAMGA VURAN DİZİ!

Entrikalı olay örgüsü, hiç bitmeyen aşk üçgenleri arasında izleyiciyi kendine bağlamayı ikonik karakterlerinin tarzlarıyla yaldızlayan Gossip Girl stilleri merceğimiz altında.

Yazan: Zeynep Çalandağ


Cinsiyet fark etmeksizin her karakterin stiline inanılmaz bir çaba harcayan, bir dönem giydikleri dönemin hit parçaları haline gelen bu dizinin beş stil ikonu kadını üzerinden dizinin stilisti Eric Daman’a saygı duruşu olarak sizler için stil analizini yaptık.


Manhattan’ın Queen B’si: Blair Waldorf

Renkli külotlu çoraplar, saç bantları ve babetler. Onun ikonik stilini tanımlamaya yetmese de anahtar kelimeleri demek yanlış olmaz.  Başkasının üzerinde komik duracak parçaları kombinleyişi, olmaz denileni oldurtuşu onun alameti farikasıydı. Lacivert okul üniformasıyla kırmızı külotlu çorap kulağa komik gelse de Blair Waldorf’un üzerinde olduğunu duyan herhangi bir Gossip Girl izleyicisinin şaşırmayacağına hatta bu tarza hayran olacağına şüphe yok. Constance’ı etkisi altında yönettiğini söylememize gerek bile yok ama, onun yüzünden veya sayesinde diziyi izleyen her genç bir dönem saç bandı takmış ve muhtemelen babetlere bir daha şans vermiştir. Renkli kabanları, o dönemde akla gelmeyecek renkleri bir arada kullanışı dizinin moda anlamında konuşulması için en önemli moda hamlelerinden belki de. Yukarı Doğu Yakası’nın kraliçesi, dolayısıyla da davetlerin hepsinde salınıyordu. Günlük kombinleri kadar giydiği kokteyl elbiseleri ve tuvaletlerle de tarzını daima aynı çizgide tuttu. 6 sezonda giydiği iki gelinlik de okazyonlara çok uygundu. Royal Wedding’de giydiği Vera Wang gelinlik de, hayatının aşkıyla Central Park’da evlenirken giydiği de Elie Saab’da bizce onun akıllara kazınan görünümlerinden başta geliyor. 


                     


Skandallarla dolu “it girl”: Serena Van Der Woodsen 

Lise üniformasına kattığı havayla ilk sezonlara bile damgasını vuran Serena dizinin en ikonik karakterlerinden biri şüphesiz. Uzun boyu ve kusursuz vücuduyla her şeyi taşıyor olması da giydiklerinin birer arzu nesnesine dönüşmesinin sebebiydi belki de. O dönemde liseli olmayan insanların bile o dönemlerine özenmelerine sebep oldu. Günlük hayatındaki daima iddialı seçimleriyse Serena denince ilk akla gelenlerdendir kesinlikle. Aksesuar seçimlerinde risk alan, renk karıştıran bir tarzı olsa da daima cool ve seksi görünmeyi başarıyordu. Ama onun asıl alametifarikası bizce davetlerdeki görünümleri. Lily’nin düğünündeki sarı Ralph Lauren elbisesi ya da baloda giydiği gold Pamela Dennis elbise akıllara kazınan görünümleri. Askıda görünce desen ve renk olarak kafamızda oturmayacak elbiseler onun üzerinde hayat buluyordu. Özellikle siyah beyaz desenli kokteyl elbisesinin yaka ve bel kısmındaki mavi işlemeler şaşırtıcı derecede hava katıyor. Serena’nın duruşu, kendinden eminliği onun en büyük şansı. Bu sayede giydiği her şeyi mükemmel taşıyor. 


       

                       


Klaslığın vücut bulmuş hali: Lily Van der Woodsen

Giydiği paltoları, göz kamaştıran çantaları ve arzu nesnesi olan takıları. Elegant ve sofistike tavrı, çoğu zaman çabasız şekilde toplanmış saçları ve tam kararında yapılan makyajı onun güçlü duruşunu destekliyor. Belki de dizinin en ayakları yere basan karakteri olan Lily’nin tarzı da çizgisini bozmadan devam ediyor. 5.Cadde’de alışveriş de yapsa, aşkı uğruna Brooklyn’de de olsa asla tarzından ödün vermiyor.  Abartıdan uzak çoğu zaman monokrom ama daima şık. Lily Van der Woodsen’ın günlük stilinin yanında, davetlerden davetlere koştuğu yoğun akşamlarındaki seçimleri de asla şaşırtmıyor. Dar bir kot ve düz taban çizmeler bile giyse taktığı çantalar, giydiği kaban ve kazaklar onu klas tarzınıdan bir adım bile olsa uzaklaştırmıyor. 


                               


Doğu Yakasından uzak: Vanessa Abrams 

Blair ve Serena gibi ikonların yanında farklı ve bohem tarzıyla hakettiği değeri göremeyen Vanessa’nın bazı görünümleri belki de dizinin en iyi moda anları arasında. Yarıştığı varlıklı Manhattan elitlerinin Chanel çantaları ya da Tiffany takıları olmadan daha ulaşılabilir görünümler yaratıyor. Dahil olmak istemese de bir şekilde hayatlarında olan Vanessa da çokça davete katılıyor 5 sezon boyunca. Parti elbisesi seçimleri tarzının devamı olarak ilerlemiyor. Şık seçimler, güzel saç ve özenli makyajlar onun günlük bohem stilinden uzak ama bir o kadar da kusursuz çoğu zaman. Günlük stilindeyse büyük boncuklu kolyeler, büyük küpeler, etnik desenler ve hafif bir makyajsa onun stil anahtarı. 


                                  


Sempatikten gotik tarza: Little J

Jenny Humprey’yi  ilk sezonlarda St.Constant ve Yukarı Doğu Yakası’nın kraliçesi Blair hayranı ve stili de onun etkisinde oluşan haliyle tanıyoruz. Topuklu ayakkabı ile renkli çorap ya da babetlerle giydiği okul formalarını tabii ki ikonik saç bantlarıyla tamamlıyordu. Jenny büyüdükçe ve bu hep dahil olmak istediği şaşalı hayatın etkisinden çıkınca stili de bir o kadar değişti. “Rock chic” olarak tanımlaması en doğru olan bir stile büründü ve bunu da baş kaldıran tavrıyla iyice perçinledi. Devamlı yaptığı koyu renk göz makyajı, ince uzun topuklu botları, koyu renk kıyafetleri ve omuzlarından dökülen sapsarı saçları onun stil anahtarı. Çevresindeki herkesten çok farklı ama kendine has bu tarzı çok iyi aktarıyor. Dahil olmak istemese de Manhattan’dan kovulmadan önce  katıldığı davetlerde de kıyafet seçimleri kendi tarzında ve oldukça güzeldi. Punk olarak başladığı stil dönüşümü daha da radikalleşip son derece gotik bir hal aldı. Yukarı Doğu Yakası’nın asi kızı karakterini tavırları dışında tarzıyla da oldukça iyi yansıtıyor. 


                 


Fotoğraf kaynakları: 

Pinterest


                  

Bize kendinden bahset, tam sana göre bir kombin gönderelim